YÖNETİCİ ATANMASI
Bu safhada yarı veya tam zamanlı bir ağ sorumlusu atamanız ve ona gerekli yetkileri vermeniz akıllıca olacaktır. Ağın verimliliği güvenirliliği ve güvenliği açısından sorumluluğun tek noktada toplanması yararlıdır.
TEMEL ALTYAPISAL KARARLAR
Artık, ağ projenizi meydana getirme aşamasına geldiniz. Bu çalışmanın en sıkıcı ve yorucu yanı kablo döşenmesidir. Ancak bu aşamada yapılacak dikkatsizlikler ileride pahalı bir başağırısı kaynağınız olabilir.
Peki seçenekler ne ? İşte küçük bir liste:
Koaksiyel kablo veya korumasız telefon kablosu (UTP) kullanan 10 MB/sn veya 100MB/sn hızında Ethernet (diğer adıyla 10BaseT)
4 veya 16MB/sn hızında Token Ring
100MB/s hızında Fiber-optik dağılımlı veya bakır dağılımlı Veri Arabirimi (FDDI-Fiber Distributed Data İnterface- Copper DDI)
Asenkron Transfer Modu (ATM),155 MB/sn
En iyi seçenek hangisi? Herhalde 10 MB/sn hızındaki kategori 5 UTP üzerinden Ethernet ,çünkü bu sistem oldukça ucuz ve genişletilmesi kolay. Toptan alındıklarında daha da ucuzlayan Ethernet NICleri (Network Interface Card) 100-200 dolara gibi fiyatlarla satın alabilirsiniz. Kartların yazılım yoluyla ayarlanabilir olmasına dikkat ederseniz , hem her değişiklikte PC'leri açmaktan kurtulur hem de şalter ayarlarının kaybedilmesi olasılığını yok edersiniz. Ayrıca alacağınız kart , Novell NE2000 standardı ile uyumlu olmalı ve çok kullanılan işletim sistemleri için sürücülerle beraber satılmalıdır. Çalıştığınız teknisyenlerin çoğu NICkonusunda deneyimli olacaklardır.
NIC'lerinizi koaksiyel kablolar yardımıyla birbirine bağlayabilirsiniz ancak sisteminiz kablolarda meydana gelecek arızalara karşı savunmasız olacaktır ve en küçük hasarda bütün ağ kullanım dışı kalacaktır.
Katagori 5 tipi UTP kullanılan sistemler ise bütün kablolar tek bir kutuda toplandıkları için daha hızlı ve güvenilirdirler. Kablolardan birinde meydana gelecek olan arıza sadece bir PC'yi etkiler.
Bu kutulardan biri olan Hewlett-Packard J2610A, fiyat verim oranı en yüksek ürünlerden biridir. Küçük çalışma grupları için tasarlanan sekiz kapılı bu kutu ,250-350 dolar arasında fiyatlara bulunabiliyor. Kutuyu aldığınızda yapmanız gereken tek işlem , kutuya NIC'lerden gelen kabloları ön panel aracılığıyla bağlamak. Sonra Windows For Workgroups kullanarak yazıcıları ve sabit diskleri paylaşabilirsiniz.
Ayrıca iki ayrı çalışma grubunuz varsa ve bunları birleştirmek istiyorsanız, bir kutunun herhangi bir kapısını diğer bir kutunun birinci kapısına bağlamanız ve bir düğmeye basmanız yeterlidir. Arka panelde , koaksiyel , hatta fiber-optik kablo bağlantıları imkanı sunan ve birçok ağı birleştirmeye yarayan modül yuvası ve bütün ağı yönetebilecek bir PC bağlamak için bir kart girişi bulunuyor. Bu PC yardımıyla kutuya bağlı terminalleri görebilir, bir kapının statüsünü inceleyip değiştirebilir, LAN trafiğini ve aşırı yükleme verilerini görebilir ve kutuyu sıfırlayabilirsiniz.
Diğer kablo şemaları, özel ihtiyaçlarınızın olmadığını varsayarsak , maliyet açısından Ethernet ile baş edemiyorlar. IBM tarafından tasarlanan Token Ring sisteminin çeşitli avantajları var. Yıldız biçimindeki bu yapılanma cinsi 4MB/sn hızında olmasına rağmen 10MB/sn hızında Ethernet kadar hızlı çalışıyor (eğer ağ çok yüklüyse daha da hızlı. Koaksiyel Ethernet'den daha güvenli olan bu sistemin maliyeti de oldukça yüksek tutuyor.
100MB/sn hızında Ethernet sistemlerine , bant genişliği önemli değilse pek rağbet etmeyin. Yalnız kablolarınız ilerideki bir genişleme olasılığına karşılık 100MB/sn hızında olsunlar. Kapasite sorunlarını yeni bir kutu ekleyerek çözmek daha etkili oluyor.
Şu sırada hızlı Ethernet için üç standart rekabet ediyor ve yanlış seçim yapma olasılığı hayli yüksek. Ayrıca seçim yaptığınızda yeni bir teknoloji olan ATM hepsinin pabucunu dama atmış olabilir. Fiber-Optik teknolojisiyle uğraşmanız gereksiz: bakır UTP'ler 100MB/sn Ethernet ve hatta 155MB/sn ATM için bile yeterli oluyorlar.
BAŞKA BİRİMİ ? KENDİNİZ Mİ ?
Sisteminizi kendiniz kurarak maliyeti düşürebilirsiniz ancak kablo ağınız güvenilir olmazsa kazandığınızdan daha fazlasını kaybedebilirsiniz. İzlenecek en akıllıca yol önce sistemin nasıl kurulacağını esaslıca öğrenmek, sonra da uzmanları çağırıp sistemi kurması onlara bırakmak. Böylece hem onların anlattıklarını anlayabilecek , hem de işlerinin ehli olup olmadıklarını anlayabileceksiniz. Seçtiğiniz uzmanların daha önce çalıştıkları firmalarla görüşmek de oldukça yararlı bir adım olacaktır.
Kablo ve konnektör alımında tasarrufa gitmeyin. Bütün işiniz o ince kabloların içinden akacak. Eğer koaksiyel kablo kullanacaksanız en kaliteli T-fişleri seçin. Eğer tavsiye edilen 10BaseT sistemini kullanacaksanız 100MB/sn hızında kategori 5 UTP seçin; ileride sistem genişlediğinde kabloları değiştirmek zorunda kalmazsınız. Kabloları yerden yürütmeyin, tavana döşeyip bütün çalışma masalarına kablo indirin (zamanla tüm çalışanların ağa katılacaklarını hesaplayın). Bütün şemayı kağıda dökün ve sık sık güncelleştirerek bir yerde saklayın.
PEER TO PEER VEYA SERVER
Kablo döşeme safhasını tamamladığınızda, ağ tipinizi belirlemenin zamanı gelmiştir. Windows for workgroups tarafından temsil edilen peer-to-peer ağlar, elde bulunan PC'ler kullanılarak teşkil edilebilmesi açısından yüzeyde kullanışlı görülüyor. Ağın üzerindeki herhangi bir makinenin sabit diskine ,CD-ROM sürücüsüne veya yazıcısına ulaşabilirsiniz. Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var. Ulaştığınız PC ,başkası tarafından da kullanıldığı için üzerine iki kat yük binmiş oluyor. Düşük güçte çalışan bir PC bu yükü kaldıramayabilir. Ulaşmak istediğiniz bilginin bulunduğu PC'nin sahibi verileri yedeklemeyi ihmal edebilir veya yazıcının bağlı olduğu makina kapalı olabilir. Diğer alternatif olan Server sistemlerinde ortak kullanılan tüm kaynaklar kendi işletim sistemine sahip olan (Novell Netware veya WindowsNT ) ayrı bir PC'de , yani Serverda bulunur. Server uygulamalarının çalıştırılmasında kullanılmayıp sadece dosya yönetimine ayrılırsa ağın hızı önemli artışlar gösterecektir. Bütün veriler Server içinde saklanacağından yedeklenmeleri çok kolay olacaktır. Server'ın güç kaynağı korumalı olabilir, ve hatta güvenli bir yerde kilitli durabilir.
İŞLETİM SİSTEMİ SEÇİMİ
Ağ işletim sistemi, tamamen kullanıcılar ağ biçimine bağlı olarak yapılmalıdır. Bu sistemlerden en çok kullanılanı olan Windows For Workgroups ,LANtastics veya PowerLan kadar güçlü olmasa da çok popüler ve geniş bir destek hizmetine sahip.
Novell firması da , server ağları alanında 50.000 sertifikalı mühendis ile sektörün %72'sini elinde tutuyor. WindowsNT ise Microsoft'un bilgisayar ağları alanındaki tecrübe eksikliğinden dolayı yüksek bir pazar payına sahip değil. Sistemin yönetiminin kolay olması da dikkat edilmesi gereken bir husus teşkil ediyor. Örneğin Netware 3, çok etkili bir güvenlik sistemine sahip olmasına rağmen , ek ağ yönetim araçlarının yardımı olmaksızın ,özellikle birçok server’ı olan sistemlerde kurulması çok zor olan bir işletim sistemi. Kurulmadaki aksaklıklardan dolayı şifrelere ve dizinlere çok fazla insan ulaşabilecektir. Netware 4 ve WindowsNT ,bu konuda gayet iyiler ancak Windows For Workgroups'u etkili bir biçimde yönetebilmek için sisteme bir NT server katmalısınız
HANGİ UYGULAMALAR ?
Uygulamaların çalıştırılması için iki ayrı şekil mevcut: Client Server ve File Server. Client Server, uygulamanın kullanıcı ara birimiyle bilgi işlem birimlerini birbirinden ayırır. İsteğinizi ve gerekli verileri terminalinizden girersiniz ve bunlar serverda işlenip terminalinize geri gelir. Terminalde bu sonuçları belli bir şekle sokarak size sunar. Böylece ağ içerisinde en az miktarda veri dolaşmış olur. Veri tabanları bunun en önemli örneklerindendir. File Server uygulamaları ise ,bütün verileri terminale kopyalar, bunları terminalde işler ve sonuçları gösterir. Bu işlemler trafiği oldukça yoğunlaştırdığı için sadece düşük hacimli sistemlerde kullanışlıdır. Seçtiğiniz uygulamaların çok kullanıcılı bir ortam için yazılmış olmaları da çok önemlidir. Özellikle kullanıcısı arttıkça sürüne sürüne çalışmaya başlayan veri tabanlarına dikkat edin. Ağınızın bakımına da dikkat etmelisiniz. İşlenen veri miktarı, hatalar ve güvenlik ihlalleri ile ilgili raporlar çok yararlı olacaktırlar. Ortak kullanılan veriler ,kimsenin hatırlamasına gerek kalmadan, otomatik olarak yedeklenmelidir.
HANGİ DONANIM ?
Kullanıcı iş istasyonları için PC seçimi işletim sistemi ve kullanılan yazılıma bağlı olmasa da , peer-to-peer sistemlerde PC kapasiteleri ne kadar yüksek kapasitede olursa o kadar iyi verim alınacaktır. Eğer server alacaksanız, asla en azıyla yetinmeyin. Ağın hızı bellek miktarı ile doğru orantılı olduğundan ,özellikle bu alanda hiç tasarrufa gitmeyin. Satın alabileceğiniz en büyük ve en hızlı sabit diski seçin eğer ağınız iyi çalışıyorsa ,yere olan talep sizi şaşırtacaktır.
Herhangi bir PC server görevi görebilse de sadece bu görev için üretilen sistemleri tercih etmek akıllıca olacaktır. SCSI, PCI veri yolu üzerinde çalışıp ,işlemcinin yükünü azalttığı için multitasking ortamlarda çok daha kullanışlıdır. Saklanan verileri birkaç yere birden yazan sistemleri seçin . Bu konuda parayı esirgemezseniz, hatalı bir diski hiçbir veri kaybına uğramadan ve servere kapatmadan değiştirmenize olanak tanıyan sistemler alabilirsiniz.
Eğer sisteminiz ortak kullanımdaki prize bağlı tek bir güç kaynağı ile çalışıyorsa , gelişmiş bir RAID sistemine yatırım yapmak aptalca olacaktır. Daima kesintisiz güç kaynağı kullanın ve serverı elektrik şebekesine fiş kullanmadan direkt bağlayın. Ayrıca server'ın kutusunun kilitlenebilir olması da kontrollerle oynamasını engelleyecektir. Hatta kutunun alarmı bile olabilir.
BAŞARI NASIL ANLAŞILIR ?
Eğer insanlar verileri hala birbirlerine disketlerle geçiriyorlarsa , verilerini ağa yazmaktan korkuyorlarsa , bazıları kendilerine ait yazıcılar kullanıyorlarsa ve serverdan ortak olarak kullanılan uygulamalar oldukça az ise ,ağınız beklentilerinize cevap vermiyor demektir. Başarılı bir ağ ise kendini fark ettirmeden çok yoğun bir şekilde kullanılır. Başarının en ideal göstergesi bir çalışanın ağzından çıkacak şu sözlerdir: "Biz bilgisayar ağı kullanmıyoruz. Ben bütün verilerimi M sürücümde saklıyorum.
SPEED TRAPS:Uygulamalarda yaşanan hız sorunlarının nedenleri arasında çok kullanıcılı sistemler için tasarlanmamış olmaları,ağa çok yük binmesi serverın hafızasının az olması veya disket sisteminin yavaş olması ve NIC'lerin yavaş olmaları sıralanabilir.
BYTE RAID:RAID(Redundant Array of Inexpensive Disks, ucuz diskler serisi), hızlı modemlerdeki hata düzeltme mekanizması gibi çalışırlar. Veriler tek bir yere yazılacaklarına birçok diske ya kopyalanır ya da yayılır. Bir disk bozulduğunda , diğer disklerde eksikliğini gidermek için yeterli bilgi mevcuttur.
POINT TO POINT :ATM(Asenkron Transfer Mode) aynı bir telefon santrali gibi şalterler yardımıyla bir noktayı diğerine bağlar; ağın bant genişliği paylaşılmaz ve görüntü iletimi gibi zanam hassasiyeti olan uygulamalara öncelik tanınabilir.
IN CHARGE:Sadece tek bir insanın bütün bir ağa erişimi olmalıdır. Eğer bu mümkün değilse, rutin işlemlerin genel şifreye gereksinim duymamalarına dikkat edin.
TCP/IP NEDİR?
Protokol , bir iletişim sürecinde , internet bağlantısını sağlayan noktalar arasındaki , gidip gelen mesajlaşmayı düzenleyen kurallar dizisidir. Bu protokoller birbirleriyle iletişim içinde bulunan gerek donanım gerekse yazılımlar arasında oluşur. İletişimin gerçekleşmesi için her öğenin bu protokolü kabul etmiş ve uyguluyor olması gerekir.
TCP/IP de bu şekilde oluşan yüzden fazla bilgi iletişim protokolün toplandığı bir protokoller ailesidir. Bunlardan en önemlileri TCP ( Transmission Control Protocol ) ve IP ( Internet Protokol ) olduğu için bu ismi almıştır.
Bir bilgisayar ağında kullanılan protokol ne olursa olsun aslında bilgisayarlar fiziksel adresleri ile birbirlerini tanır ve iletişimde bulunurlar. Bu fiziksel adres ağ kartı veya ağa bağlanmayı sağlayan her hangi bir donanımın içinde hiçbir şekilde değiştirilmesi mümkün olmayan 48 bit olan bir numaradır. TCP/IP protokolünde diğer bilgisayarlardan farklı olarak her bilgisayar bir IP numarası alır.
Görünüşü “ 194.62.15.2 “ şeklindedir. İnternet`te bulunan her bilgisayarın kendine ait bir IP numarası vardır ve sadece ona aittir. IP adresleri 32 bitlik düzendedirler ama kolay okunabilmeleri için 8 bitlik 4 gruba ayrılmışlardır.
Internet üzerinde veri alış verişi yapan alıcı ve göndericiyi tanımlamaktadırlar. Veriler gönderilirken mutlaka gönderenin IP adresini taşırlar. Alıcının adresi de adresteki “ domain ” , adrese göre çözümlenir ve gönderilir.
IP adres yapısının 2 bölümü vardır. Birincisi bilgisayarın bağlı olduğu özel bir ağın numarası ikincisi ise bilgisayarların özel numarasıdır. Veriler dolaşım sırasında Router denilen yönlendiricilerden geçerken sadece bu özel ağın numarasına bakılır. IP adresleri a,b,c,d,e adı verilen beş sınıfa ayrılmışlardır. A sınıfı adresleri ilk “oktet“ ile belirlenir ve 0 ile 126 arasında olmalıdır. Örneğin 124.0.0.0 A sınıfı bir IP dir. Aynı şekilde B ilk iki oktetle belirlenir ve ilk okteti 129 ile 191 arasındadır. C sınıfı ise ilk üç okteti kullanır ve ilk okteti 192 ile 223 arasındadır. D ve E sınıfı IP`ler ise kullanılmazlar zira sadece test amaçlıdırlar.
Bir örnek vermek gerekirse , siz ISS`a telefon hattı ile bağlandığınızda ISS`in ağına dahil oluyorsunuz. Daha evvel alınmış olan IP adresi havuzundan size bir adres veriliyor. Mesela IP adresiniz 194.62.15.2 ise , ISS`nizin aldığı IP adresinin sınıfı C`dir. Yani üç oktet içinde bulunduğunuz ağı , sonda bulunan oktet da sizin bilgisayarınızın o andaki adresini temsil eder.